Arkadaş! İslâm’a Bir Şey Olmaz, Sen Kendine Bak!
Bazıları son günlerde Gülen’in ve FETÖ’nün İslâm’a çok büyük zarar verdiğini, onlar yüzünden insanların
dinden soğuduğunu, ibadetlerini terk ettiğini söyleyerek kamuoyu
oluşturmaya, “temennilerini” güçlü bir şekilde dillendirmeye ve kendilerine
taraftar toplamaya çalışmaktadırlar. Maalesef onların bu palavralarına
inanarak dinden soğuyan veya din ile aralarına mesafe koyan sefihler de yok
değildir; oysa durum, bu gafillerin zannettiği gibi hiç değildir.
Zira su-i misal emsal değildir. Yani;
kötü örnek hiçbir zaman örnek olmamıştır ve olamayacaktır. Yanlış yapanlara bakarak karar verenler işlerine öyle
geldiği için o yolu tercih etmişlerdir. Bu gafiller işin kolayına kaçmış, kötü
örneklere bakarak kendi yanlışlarına dayanak aramışlardır. Oysa onların bu
yaptıkları da ayrı bir hamakattır. Kendilerine Hz. Peygamber’i model
almayanların kötü örnekler üzerinden kendilerini haklı çıkartmaya çalışmaları
birer züğürt tesellisinden başka bir şey değildir.
Çünkü Hz. Peygamber zamanında da müslümanlardan
yanlış yapanlar olmuş, münafık ve fasıklar çıkmış ve bunlara bakarak irtidat
edenler de olmuştur. Bu mürtedler kendilerini haklı zannetmiş ama sapıttıkça daha
da sapıtmış, battıkça daha da batmışlardır. Görüldüğü üzere İslâm’a ise
hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın
yaptığı hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kur’ân’ın ve
sahih sünnet’in ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak gidişatını tayin etmek yerine müslümanların
hatasına bakarak karar vermek sonra da irtidat veya dine düşmanlık etmek
aptallıktır.
Çünkü Cemel savaşında da sahâbe
birbirine girmiş, on bin insan ölmüş, fakat İslâm’a hiçbir şey olmamıştır. Zira
İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar
vermek hamakattır. Çünkü ölçü; Kur’ân’ın ve sahih sünnet’in şaşmaz ilkeleridir.
Bu evrensel ilkelere bakarak hayatına yön vermek yerine müslümanların hatasına
bakarak karar vermek sonra da dine düşmanlık etmek akla ziyan bir şeydir.
Aynı şekilde Sıffin savaşında sahâbe
birbirine girmiş, yetmiş bin insan ölmüş, fakat İslâm’a hiçbir şey
olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı
hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kur’ân’ın ve sahih sünnet’in
ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak gidişatını tayin etmek yerine müslümanın
hatasına bakarak karar vermek sonra da din düşmanlığı yapmak yanlıştır.
Aynı şekilde Harre vakasında sahâbe’nin
çocukları birbirine girmiş, binlerce insan ölmüş, fakat İslâm’a hiçbir şey
olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya
bakarak karar vermek ve dini suçlamak ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kur’ân’ın ve
sahih sünnet’in ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak hayatını tanzim etmek yerine
müslümanın hatasına bakarak karar vermek sonra da dine düşmanlık etmek
aptallıktır.
Aynı şekilde Tabiîn döneminde iktidar
mücadelesi sonucu Kâ’be mancınıklarla yerle bir edilmiş, Abdullah b. Zübeyr
hunharca katledilmiş, zalim Haccac, Abdülmelik b. Mervan’dan aldığı emir gereği
müslümanların kanını akıtmış, bütün bu olumsuzluklara rağmen İslâm’a hiçbir şey
olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı
hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kur’ân’ın ve sahih sünnet’in
ilkeleridir. Bu ilkelere uygun hareket etmek yerine müslümanların hatasına
bakarak karar vermek sonra da dine düşmanlık etmek sefihliktir.
Aynı şekilde Haricîler binlerce insanı
öldürmüş, müslümanlar tefrikaya düşmüş, Arap ırkçılığı hortlamış, çok zor
günler yaşanmış fakat İslâm’a hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı
müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek
ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kur’ân’ın ve sahih sünnet’in ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak
gidişatını tayin etmek yerine müslümanların hatasına bakarak kendi konumunu
belirlemek sonra da dine düşmanlık etmek aptallıktır.
Dolayısıyla 1400 yıldan beri
müslümanların yaşadığı coğrafyada hata edenler her zaman olmuştur; tarih bunun
sayısız örnekleriyle doludur. Ancak görüldüğü üzere İslâm’a hiçbir şey
olmamıştır. Zira ölçü günahkâr müslümanlar değil, Kur’ân’ın ve sahih sünnet’in
ilkeleridir. Yolcuya küsüp/ kızıp “yola sövmek veya yoldan çıkmak” ahmaklıktan
başka bir şey değildir.
Sonuç olarak, İslamiyet kıyamete kadar
baki kalacak son ve mükemmel hak dindir. Müslümanların hatalarına bakarak
bütün suçu İslâm’a yüklemek beyinsizliktir. İslâm’ın kutsal kitabı Kur’ân-ı
Kerîm ilâhî koruma altındadır. Hz. Peygamber’in sahih sünnet’ini yaşayarak
müttakilere önder/ örnek olacak sayıları az da olsa muhlis âlimler her dönemde
olmuş ve kıyamete kadar da olmaya devam edecektir. Dolayısıyla müslümanlar, bu
ilkelere bakarak cevher ile cürufu birbirinden ayırmak, herkese hak ettiği
değeri vermek ve salih kimselerle ortak hareket etmek zorundadır. Onlar, fâsıklara,
münafıklara, mücrimlere ve günahkârlara bakarak İslâm’ı karalamaya çalışan ve
din düşmanlığı yapan alçaklardan uzak durmak mecburiyetindedir. Zira bu
şeytanlaşmış adamların niyeti üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Temennilerini
güçlü bir şekilde dile getirip kamuoyu oluşturmak, gençlerin kafasını
karıştırıp yanlarına çekmek, onları dinden soğutmak ve kaldıkları yerden din
düşmanlığı yapmaya devam etmektir. Ancak 1400 yıllık tarihi tecrübe göstermiştir
ki, İslam her zaman galip gelmiş, bunun gibi zalimler hep kaybetmiş ve Yüce Allah’ın
yardımıyla samimi müminler hep zafer kazanmışlardır. (02.12.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet
Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder